6 Mayıs 2010

Bu Ne Perhiz What is This


Onbir yabancı oyuncu, ödenemeyen milyonlarca liralık vergi borçları, verilemeyen maaşlar, zamlar, aç gezen diğer branşlar, icrayla, hacizle uğraşan sporcular... Bir de Quaresma hayalleri. Borçlarından dolayı lisans alamamanın sıkıntısını yaşayan bir kulüp, gelirleri temlikliyken bütün bu borçların altından nasıl kalkabilir? Normal şartlarda kalkamaz. Beşiktaş da bu yükün altında ezilmeye doğru gidiyor şu anda. Beşiktaş’ın çok acil bir şekilde radikal kararlar alması gerekiyor. Yıldız futbolcular peşinde koşmanın ve geleceği daha da karartmanın alemi yok. Nakit akışı sağlanamayıp kasaya giren herhangi bir şey olmadığından ötürü eldeki en önemli değerleri -aynı zamanda şu an için tek gelir kaynaklarını- gözden çıkartmak lazım. Gelecek üç yıl için başarı hayalleri kurmadan gerçekleşebilir düzlüğe çıkmak. Eldeki para eden değerlerin; Holosko, Ferrari, Sivok, Bobo, talipleri çıkarsa Ernst ve Fink’in satışını yönetimin ciddi ciddi düşünmesi lazım. Yıllardır yapılan onlarca transferden sadece Carew ve Fatih Sonkaya’dan para kazanabilen bir yönetimin bunu nasıl başaracağı ise başka bir yazının konusu. Beşiktaş, Necip, Rıdvan, Batuhan, İsmail gibi oyunculara bel bağlayıp birkaç sezonu çıkartabilir ve sonraki yıllara geçmişten ders alarak hazırlanırsa sabrın sonundaki selamete ulaşabilir belki. Yabancı transferleri ümit milli takımlarda oynayanlarla kotarıp ilk dörde oynayan bir takım oluşturulabilir bu üç yıl içinde. Quaresma ve sözü edilen diğer yıldızlar ise mevcut şartlar altında Beşiktaş için çok büyük bir lüks. Bükülen bele daha da fazla yük bindirmekle eşdeğer hamleler bunlar. İçmeye ayranın yokken çeşmeye atla gitmeye benziyor siyah-beyazlıların durumu. Böyle devam ederlerse Akaretler’in kapısına kilit vurup “hadi selametle” diyecekleri gün yarından da yakındır.

26 Nisan 2010

Beşiktaş'ta İstifa Depremi


Gazetelerde, internet sitelerinde böyle bir başlık görürseniz heyecanlanmayın. Çünkü haberin içeriğinde Beşiktaş JK Genel Müdürü Bülent Çağlar'ın istifa ettiğini öğreneceksiniz. Yeni gelmişti göreve erken gitti. Detaylarını merak ediyor insan tabii. Bakalım koltuğu ilk kapan kim olacak. Böyle durumlarda yakın olmak lazım başkana. Kimler avuçlarını ovuşturuyor öğreniriz yakında.

21 Nisan 2010

İtiraz


İtirazınız reddedilmiştir! Beşiktaş'ın federasyona gönderdiği dilekçeye bu şekilde cevap verecek TFF. Beşiktaşlılar da bunun farkında ancak tepkilerini daha da somutlaştırmak, Mahmut Özgener'e artık hiç destek verilmeyeceğini daha da belirgin hale getirmek için yapıldı bu itiraz. Ağlayan çocuğu anımsatsa da tepki verildiği, meydanın boş olmadığı gösterildiği için sesimi çıkartmıyorum çok fazla. Aziz Yıldırım'ın çıkışı sonrasında federasyonun bu kadar çalkalanacağını, yetersiz kalacağını, panik yapacağını beklemiyordum. Beklentilerimin aksine darmadağın oldu Mahmut Özgener. İlker Yasin'in dediği gibi; şimdi onlar düşünsün...

18 Nisan 2010

İçinize Sindi mi?


Hafta içinde yaptığım yorumlarda Fenerbahçe'nin derbide puan kaybedeceğini söylüyordum. Kimseye skor tahmini yapmasam da aklımdan geçen skor 1-1'di. Bilica'nın eşelediği penaltı noktasındaki top kaleye gitse her şeyiyle derbiyi tutturmuş olacaktım; olmadı. Bobo'nun koşuşundan belliydi zaten ne tarafa atacağı, penaltıdaki tek hata Bilica'da değil, Brezilyalının da suçu var az biraz. Beşiktaş'ın elle oynanan penaltıları verilmiyor anladığım kadarıyla. Geçen hafta Egemen, bu hafta Lugano. Fenerbahçe'nin derbilerdeki kendine güvenine hastayım. İçeride de dışarıda da nasıl olsa kazanırız diye çıkıyorlar. Böyle bir özgüven bu sene dört derbinin üçünü kazandırdı sarı-lacivertlilere. Hafta içinde en büyük korku Hüseyin Göçek'ti. Korkulduğu kadar varmış. Tribünlerin baskısıyla çıkarttı kartlarını. Fenerbahçe taraftarı, kendilerinden beklenmeyecek kadar etkiliydi derbide. Ernst'in pozisyonuna devam deyip tribünden yükselen seslere dayanamayarak gösterdi kırmızıyı. İbrahim Toraman'ın pozisyonunda da aynısı oldu. Bu maçta adalet her iki tarafa da eşit dağıtılmadı. Aziz Yıldırım'ın TFF aleyhinde yaptığı açıklamanın ardından gol bile yemedi Fenerbahçeliler. "Aziz Yıldırım şampiyonluğu Bursa'ya kaptırmaz" diyenlere sürekli kızarak Denizlispor maçında kaybedilen şampiyonluğu hatırlatıyordum ama bu maç sonrasında "Bursa şampiyon yapılmayabilir" diye düşünmeye başladım ben de. İki takım da işini gücünü bıraksın Bursa'nın şampiyonluğuna oynasın diyeceğim ama endüstriyel futbol izin vermez buna da. Şu ana kadar iki Fenerbahçe taraftarı gördüm bu galibiyeti içine sindiremeyen. Oralarda da güzel insanlar varmış demekki. Kadıköy'de petrol arayan Bilica'nın kazma eylemi için Futbol Kuralları Usül Kitapçığı'nın 17. maddesinin c bendinin 3. fıkrasıyla bitsin bu yazı. Bir futbolcu oyun kuralları haricinde rakip takıma dezavantaj sağlayacak şekilde oyun alanının, kale direklerinin, korner bayraklarının, topun bir kısmının herhangi bir kısmında değişiklik yaparsa ve hakem bu futbolcuyu gerektiği anda cezalandıramamış ve futbolcunun yaptığı değişiklik onarılmamışsa bu futbolcunun takımı hükmen yenik sayılır.

13 Nisan 2010

Salla Başı Al Maaşı


Serdar Özkan'ın Beşiktaş forması giymesinin en büyük sebebi altyapıdan yetişmiş olması. Onun dışında hiçbir esprisi olmayan bir futbolcudur benim gözümde. En samimi arkadaşı Arda olsa da, ikisinin arasında dağlar kadar fark olduğu futbolla az çok ilgilenen herkesin farkında olduğu bir gerçek. Ertuğrul Sağlam zamanında sık sık forma giyen Serdar, M. Denizli tarafından pek tercih edilen bir futbolcu değil. Gelecek sezon da takımı Denizli'nin çalıştıracağını düşünürsek Serdar önümüzdeki yılı da kulübeye mahkum geçirecek, bu da başka bir gerçek. Serdar Özkan'ın hiçbir zaman üst düzey performans ortaya koyduğuna şahit olmadım. Bana göre Beşiktaş'ın futbolcusu değildir. Birçok insan Serdar Özkan konusunda benden farklı düşünmüyor. Ancak Beşiktaş yönetimi, Serdar'a imza attırma konusunda gereğinden fazla hevesli. Bunu aklım almıyor. Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak'ın "Kemer sıkacağız" açıklamaların tam zıddına bir hamle peşinde diğer yöneticiler. Serdar'a verilip sokağa atılacak paranın bir kısmıyla yaklaşık 8 aydır maaş alamayan hentbolcuları, kalan paranın üçte ikisiyle voleybolcuları, altyapıyı desteklese keşke yönetim. Hiçbir işe yaramayan Serdar Özkan peşinde maskara olmasa keşke.

Bünyamin Noluyo


Trabzonspor maçının son dakikasındaki penaltıyı vermeyen Bünyamin Gezer, "Maç içinde penaltıya hükmetmedim ama televizyonda izleyince penaltı olduğunu gördüm" demiş. Mustafa Denizli'den özür dilediği iddialarına da yanıt verip, "Bugüne kadar babamdan özür dilemedim. Bunca yıllık hakemim kimseden ne özür diledim, ne de afedersin dedim" diye konuşmuş. Özür dilemenin bir erdem olduğunu boşuna söylemişler bize. Bünyamin Gezer'i bu şekilde konuşturan ruh halini, karakteristik özelliği, yan faktörleri çok merak ediyorum. Hatasız kul olmaz diyen Orhan Gencebay'a ofsayt çalan kaldıran Bünyamin Gezer, bugüne kadar ya hiç hata yapmadığı için özür dilemedi ya da hatalarına rağmen özür dilemedi. Hangisini tercih ettiği önemli. Hiç hata yapmadıysa ellerinden öperim de, hatalarını görmezden gelip özür dilemiyorsa söverim.